İnternet, Küreselleşme, Demokrasi ve Toplumsal Hareketler

FacebooktwitterpinterestlinkedinmailFacebooktwitterpinterestlinkedinmail

Bundan yaklaşık 5 ay önce eski bir öğrencim beni aradı. Editörlüğünü yaptığı dergi için bir yazı istedi. Ben de kendisini ve özellikle yine öğrencim olan kardeşini kıramadığım için birşeyler karalamaya başladım. Amacım da yazı yayınlandıktan sonra Sosyal Kene’de de yer vermekti. Bugüne kadar bekledim. Yazının akibetinden bir haber alamayınca daha fazla beklemenin anlamsız olduğunu düşündüm ve Internet, Küreselleşme, Demokrasi ve Toplumsal Hareketler başlıklı bu derleme yazıyı sizlerle de paylaşmak istedim. Son dönemde Internet’in özgürleştirici olduğunu yazanlara da çok rastlıyoruz esirleştirici olduğunu savunanlara da. Internet demokrasinin olmazsa olmazıdır diyenleri de okuyoruz özellikle gözetimle beraber demokrasinin katilidir diyenleri de. Klavye başından devrim mi olur serzenişinde bulunanları da görüyoruz bizim sayemizde rejimler değişiyor diyen djital yerlileri de. Bu ortamda ben de Sosyal Kene vasıtasıyla bu konuda söylenen farklı düşünceleri biraraya getirip paylaşmak istedim.

Yerkürenin üzerinde yaşayan insanlar her ne kadar altlarında bir küre olduğunu ve onun güneş etrafında döndüğünü ilk duyduklarında buna karşı çıkmış olsalar da, daha sonra bilimsel veriler doğrultusunda bu fikri kabullenmiş ve dünyanın bu mantıkla bir sonu olduğu varsayımıyla bu gezegeni keşfe çıkmışlardır. Bu süreç bilimsel/akılcı gelişme ile olgunlaşmış, toplumların tanışmasına, daha sonra bazen alışverişine bazen de sömürülerine ama en nihayetinde devletler hukuku açısından olmasa bile, ekonomik açıdan sınırların kaldırılmasına kadar varmıştır.

Günümüz toplumunun sahip olduğu en değerli öğe olan “bilgi” ve bunun “paylaşımı”, teknolojik gelişmeler ile beraber küreselleşmenin en önemli öğelerinden biri olmuştur. Bu teknolojik gelişmeler özellikle bilginin dolaşımı sürecinde bir lokomotif etkisi yaratmış ve bilgiye ulaşan her şey ve herkesi olumlu ve olumsuz yönleriyle birlikte bir dönüşüm eğilimine sokmuştur. Bu dönüşüm devletler seviyesinde olduğu kadar, bireyler seviyesine de indirgenmiş durumdadır. Günümüzde temelde gördüğümüz eğilim, küreselleşmenin bireyselleşme yönünde bir ivme getirdiğidir. Bu cümleden anlamamız gereken küreselleşmenin her bireye ulaşma, her bireyi kapsama isteği ve gerekliliğidir. Bu gerekliliği yerine getirmek için kullanılan araç ise teknolojik gelişmelerdir. İnternette bu teknolojik gelişmelerin bir ürünü olarak hayatımıza müthiş derecede etki eden, bilginin yayılmasına, paylaşılmasına, gelişime olduğu kadar aynı bilginin manipüle edilmesine, kirliliğine, çeşitli hak ve özgürlüklerin ihlalinde bir araç olarak kullanılmasına da hizmet edebilen bir iletişim ağı olarak hayatımızdaki yerini almıştır. Esas olarak; küreselleşme dünya üzerinde yaşayan insan toplulukları arasındaki kültürel farklılıkların ortadan kalkması ve tek kültürlülüğe doğru bir eğilimi ifade etmektedir. Günümüzde iletişim olanaklarını en iyi kullanan ve iletişim kanallarını en iyi şekilde kendi kültür kaynaklarına kanalize eden toplumların kültürü küresel boyutta baskın hale gelmektedir ki, internetin A.B.D.’de ortaya çıkması ve bütün dünyaya yayılıp büyük bir iletişim devrimini ateşlemesi bir tesadüf değil, asrın başında başlayan küreselleşme sürecinde kültürel hakimiyet kurma yarışının bir parçasıdır. Teknolojik gelişmelerin bu yarışta büyük önemi bulunmaktadır. Bu hakimiyetin belki de en önemli parçası Amerikan kültür kodlarının dünyanın her bölgesine çeşitli kültürel, ekonomik ve sosyal araçlarla yayılımının sağlanmasıdır. İnternetin Amerika’da bir askeri proje olarak ortaya çıkmış olduğunu düşünürsek aslında sahibine çok net bir biçimde hizmet ettiğini de söylemek yanlış olmayacaktır. Manuell Castells 2001 yılında yazdığı “The Internet Galaxy” adlı kitapta internet için şu cümleleri kullanır: “İnternet yaşamımızın önemli bir parçasıdır. İnternet, bugün, elektrik şebekelerinin ve elektrik motorlarının sanayi toplumu için gerçekleştirdiği aktiviteleri bilişim toplumu için yapmaktadır, çünkü internetin görevi bilginin gücünü tüm insanlık evreninde yaymaktır.”

kuresellesmeGünümüzde, internet sayesinde çizili sınırları olmayan, içinde bilgisayar olan her ortama girebilen ve yerkürenin her bölümünden katılımla oluşan yeni bir sanal toplum ortaya çıkmıştır. Dijital küreselleşmenin en önemli aktörlerinden olan internet ve bilgisayarla iletişim şebekeleri, özellikle gelişmiş kapitalist ülkelerde şiddetle devam eden çıkar ve ideolojik mücadele alanlarından biri haline gelmiştir. Diğer bir deyimle, bilgisayar şebekeleri sadece kapitalistler arasında ekonomik çıkar arttırma girişimlerinin yoğun olduğu bir yer değil, aynı zamanda, geniş ölçüde, ideolojik mücadelenin verildiği güçlü ve özel bir alan haline gelmiştir. Şebekeler, bugün büyük ölçüde küreselleşmiş ve hızla devam eden özel teşebbüs sisteminin artan kullanımı yanında, bu düzene karşı mücadele verenlerin de kullanımına girmiştir. Kapitalist pazar ekonomisinin bir sonucu olarak yeni modern telefon sistemleri kuruldukça, bilgisayar fiyatları ve telefon ücretleri düştükçe, internet kullanımı kolaylaştıkça, sadece kapitalizmin yayılması değil aynı zamanda karşı mücadelenin yaygınlığı da artmaktadır.

Egemen ideolojinin “internetin halkı güçlendirdiği” iddiası ancak interneti bilgi toplama ve dayanışma amacıyla kullanan belli küçük bir azınlık için geçerlidir. Geniş kitleler kullanamamakta veya kullanmamaktadır. Kullananların büyük çoğunluğu için internet televizyonun kaçışçı ve boş zaman geçirme rolünü üstlenmiştir. İrfan Erdoğan’a göre interneti hayali uydurular ve olasılıklarla demokratikleşme ve özgür kamusal tartışma alanı olarak sunma ve enformasyon toplumundan bahsetme yerine, önce internete kimlerin ulaştığını, internette sunulanı, içerik, emtialaşma, özelleşme, reklam, propaganda ve bilinç yönetimi açılarından incelemek gerekmektedir. Eğer internet artan bir şekilde uluslararası firmaların ve onların ortakları yerel dev firmaların önemli bir reklam aracı oluyorsa, H. Schiller’in belirttiği gibi, kültürel ve ekonomik emperyalizmin internet yoluyla yeni bir yayılma ortamı elde ettiği gerçeği ortaya çıkar. Günümüzde interneti ve bu aracın etki ettiği birçok alanı mitleştiren, teknolojik determinizm gözlüğüyle bu mecrayı yorumlayan kaynaklara da rastlanmaktadır. Bu noktada unutulmaması gereken belki de madalyonun diğer yüzünün de muhakkak değerlendirilmesi gerekliliğidir. Bu alan, yukarıda İrfan Erdoğan’ın da belirttiği üzere belirli kültür kodlarının iletimi, ekonomik ve siyasal gözetim gibi olgulara ve manipülasyona çok açık bir alandır. Peki internet ve küreselleşme ilişkisi toplumların daha fazla bilgiye ulaşmasına, bürokrasinin karanlık noktalarının aydınlanmasına, etkileşim özelliğiyle çok sesliliğin oluşmasına yol açtığı iddiasını özgürlükler ve demokrasi açısından nasıl analiz etmek gerekir, biraz da o noktayı inceleyelim.

İnternetin enformasyonu çoğaltan ve etkileşime dayalı yapısıyla siyasi alanda ulusal sınırları ve zaman sorununu aşarak bireylere istedikleri enformasyonu sağladığı, vatandaşların siyasete katılımını ‘teknik olarak’ kolaylaştırdığı, sanal forumlar aracılığıyla tartışma ortamı yarattığı, toplumdaki muhalif seslere ve alternatif gruplara sermaye denetimindeki egemen iletişim araçlarından çok daha düşük maliyete haberleşme ve ifade imkanı tanıdığı, sivil toplumun örgütlenmesini kolaylaştırdığı için toplumu demokratikleştireceği ve doğrudan demokrasinin uygulanacağı tezi fazlalıkla dile getirilmektedir. İnternetin demokratikleşme açısından taşıdığı birinci özelliği, enformasyonun nicelik olarak artması ve denetiminin güç olmasıdır, bir diğeri adem-i merkezi yapısıdır. Demokrasi açısından internet, adem-i merkezileştirilmiş yapısıyla kullanıcıların istedikleriyle iletişim kurmasına ve geleneksel hiyerarşik yapıların dışına çıkarak yatay iletişime olanak sağlayacaktır. Böylelikle şeffaf, merkezsiz, hiyerarşik olmayan bir iletişim modeli topluma egemen olacaktır ki bu da tam olarak “doğrudan demokrasi”yi tarif etmektedir. İnternetin sayısal teknolojilere ve altyapısının telekomünikasyona dayalı olmasından ötürü etkileşim özelliğine sahip olması da demokratikleşmenin ve kamusal alanın önkoşulu arasında sayılmaktadır. İnternet ve demokrasi konusundaki yukarıda sayılan güzellemelere rağmen internetin demokratikleştirici potansiyelinin ciddi sınırlamaları mevcuttur. Bunlar, internete ve bilgisayar teknolojilerine erişim sorunu, enformasyonun bolluğu ve ticarileşmesi, internet üzerinde tekellerin kurulması, internetin “fragmanlaşmış” içeriği, devlet ve özel sermaye tarafından tüketiciye dönüşen vatandaşın denetlenmesi için yoğunluklu olarak kullanımı, aşırı bireysel kullanımı ve kullanım amaçları vb. sorunlar olarak sıralanabilir. İnternet yeni bir demokrasi vaat etmekten ziyade kamusal meseleleri görünür kılmaktadır. Enformasyon tarafsız bir kavram değildir, üretimi ve dağıtımı belirli güç odaklarının ve çıkar gruplarının elindedir. Metalaşmış, fragmanlaşmış, bireyselliği öne çıkaran enformasyon ve iletişim teknolojileri tüketiciye sunulmaktadır. Her şeyin metalaştığı bir düzende demokrasiden bahsetmek çok da doğru bir yaklaşım olmayacaktır.20110620025611

İnternet, küreselleşme, demokrasi gibi kavramlardan bahsettiğimiz zaman eğer işin içine sosyal medyayı da katmazsak konunun kesinlikle bir ayağı eksik kalacaktır. Sosyal medya eş zamanlı olarak bilginin yayılmasını sağlaması itibariyle toplumsal hayat için ciddi bir fonksiyona sahip olmuştur. Sosyal medya araçları her alanda kullanılmaya başlamıştır ve hayatımızı derinden etkilemektedir. Ekonomi haberlerinden siyasi olaylara, TV programlarından günlük haber ve bilgilere kadar birçok konu artık bu platformlarda tartışılmaktadır. Son yıllarda, özellikle bu araçlardan Facebook ve Twitter, toplumsal hareketlerde de önemli bir rol oynamaktadır. Bu araçlar, koordinasyon ve iletişim araçları olarak hem barışçıl protestocular hem de radikal sesler için mükemmel bir yol olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bilişim teknolojileri ve toplum üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan sosyolog Manuel Castells internet çağındaki toplumsal hareketlerin sosyal ağlar üzerindeki örgütleme biçimlerini araştırmaktadır. Castells, internetin dünyanın pek çok yerinde meydana gelen hareketlerin nedeni olmadığını, ancak bu hareketlerin oluşumuna ve gelişimine zemin hazırladığını savunmaktadır. Castells, insanların zihinlerinin bağlanmasının iktidar için tehlike olduğunu ve bu nedenle iktidarın varlığını devam ettirebilmesinin iletişimin ve bilginin kontrolüne dayandığını, toplumsal muhalefetin de iktidarın iletişim ağları üzerindeki kontrolünü kırmak için mücadele ettiğini söylüyor. Bu çerçevede, internetin iktidarın iletişim ağları üzerindeki hakimiyetini kırarak yeni bir özerklik alanı oluşturduğunu belirtiyor. Castells, interneti kitlesel öz iletişim platformu olarak nitelemektedir. İnternet kitleseldir, çünkü mesajlar birçok kişiden birçok kişiye gitmekte ve her biri farklı ağlara doğru yayılabilmektedir. Kişi mesajının üretiminde ve dağıtımında belirleyicidir. Mesajlar, hükümetlerin ve şirketlerin tam kontrolünde olmayan ağlarda yayılmaktadır. Bu nedenle sosyal ağlar iktidarlar için her zaman bir sorun teşkil etmektedirler. Farklı coğrafyalarda benzer kaderi paylaşan pek çok insan yaşadıkları aşağılanmalara ve egemenlerin kendilerine biçtiği geleceğe inat korkularını öfkeye, öfkelerini ise umuda dönüştürüp birleşmektedir. Bu söylenenleri dünya coğrafyası üzerinde somutlaştırmak istersek Tunus’un isyanı Tahrir’de, Tahrir Wall Street’te, Wall Street Taksim’de yankılandı demek bu perspektiften mümkün olabilmektedir.Birds-Social-Media1

Son 2-3 senede dünyada görülen birçok halk hareketinde bilişim teknolojilerinin önemli bir rol oynadığı görülmektedir. Ana akım medyanın protestoculara yer vermesi bu teknolojilerin kullanımı sayesinde gerçekleşmiştir, ülkemizde Gezi Parkı olaylarında gördüğümüz üzere konulara değinmeden iktidarın sesi olmaya çok meyilli, bastırılmış, sessiz, gazeteciliğin temel ilkelerinden ve etiğinden uzak kuruluşlara sıkça rastlanmaktadır.

Tüm bu coğrafyalarda iletişim için kullanılan sosyal medya dışında bir diğer önemli unsur da sembolik alanların işgali ile olmuştur. Alanların işgali siber ağların maddi hayatta somutlanmasının ve halk iktidarının bir ifadesi olarak göze çarpmaktadır. Castells alanların işgalinin üç önemli özelliği olduğunu belirtmektedir:

1- Alanlar birliktelik yaratırlar. Birliktelik, yalnız olunmadığı hissiyle korkunun yenilmesi açısından önemlidir. Alandaki yaşam ve toplumsal ilişkiler, iktidarın karşısında, gündelik hayatta tamamen farklı bireylerin kendilerini “biz” diye ifade edebilmelerini sağlar.

2- İşgal edilen alanların sembolik bir anlamı vardır ve bireylerin kendi yaşamları üzerinde söz sahibi olma iradesini ortaya koyar.

3- Alandaki özgür birliktelik, temsil haklarını geri almaya yönelik siyasi bir uzam yaratır.

Bu tip olaylarda internetin gücünü yalnızca bilişim teknolojileri ile sınırlamamak gerekmektedir. İnternet, farklı sosyal ağların birbirine bağlanmasına da yardımcı olmuştur, bunlar; kenar mahalleler, dini ağlar, futbol taraftarı grupları vb.dir. Akademisyen Ilhem Allagui ve araştırmacı Johane Kuebler konuya şöyle yaklaşmaktadır: “Rus Devrimi’nden siyasi liderlik ve koalisyon kurmayı, Fransız Devrimi’nden halk inisiyatifini öğrendiysek; Tunus ve Mısır’daki Arap devrimleri de ağların gücünü göstermiştir.”

Castells, teknolojinin toplumsal hareketlerin oluşmasında ya da davranışların belirlenmesinde birincil faktör olduğu iddiasını taşımamaktadır. Fakat, dijital ağların toplumsal muhalefet için siyasal özerklik anlamı taşıdığını, iktidarın kontrol edemediği bir iletişim ağı yarattığını iddia etmektedir. Castells’in referans gösterdiği, akademisyen Muhammad Hussain ve yazar Philip Howard’ın çalışmalarında, internet iletişim teknolojilerinin kullanılması ve yayılmasının demokrasiyi güçlendirdiği, yurttaşların katılımını arttırdığı, sayısal ağların olayların nedeni olmasa da bunlara zemin hazırladığı, sayısal teknolojilerin genç nüfus arasındaki yaygınlığının, hareketlerin yoğunluğunu ve gücünü etkilediği, bölge halkları arasında ağlar oluşturduğu, uluslararası destek ağlarının oluşturulmasını sağladığı belirtilmektedir.kuresellesme9

Son söz…

İnternet ve yukarıda tüm sözü geçen kavramları yan yana ele aldığımızda, birçok olumlu faktörü, insan ve toplum hayatındaki olumlu değişim ve dönüşümleri gözlemlerken, kimi zamanda olumsuz etkilerle karşılaşılması, daha önce belirttiğimiz gibi madalyonun iki yüzünün olduğunu bize göstermektedir. İnternet, etkileşimli iletişim imkanları sunmaktadır böylece bireylerin “seçim” ve “özgürlük” alanlarını genişletmekte ve dolayısıyla yayılan bilgiyle toplumsal gelişmeye olumlu bir etki yaptığı düşünülmektedir. Bununla birlikte şiddet ve tüketim amaçlı olarak egemen kurumlar tarafından internete sunulan dezenformasyonun, bireyleri belirli egemen yaşam kültürü ve düşüncelere yönelterek tek tipleştirdiği görülmektedir. İnternet ayrıca, kişiler arasındaki mesafe, yaş, cinsiyet, ırk, kültür gibi gerçek dünyada önemli olabilecek pek çok özelliği ortadan kaldırmaktadır. İnternetin anonim karakteri sayesinde, aynı şekilde düşünen insanların, zaman ve mekana bağlı olmaksızın kolaylıkla bir araya gelerek, sanal topluluklar oluşturması, farklı kültürlerin mensubu insanların birbirlerini tanıma fırsatı bulması, sanal ilişkilerden gerçek ilişkilere geçişlerin yaşanması ve insanların her türlü düşünceyi daha özgür ifade edebilir hale gelmesi, sosyal hayatta başlıca gözlemlenen değişimlerdendir.

Alışveriş, iş yapış şekilleri, günümüzün moda deyimlerinden “free-lance” çalışma, e-ticaret, e-devlet gibi kavramların hayatımıza getirdikleri insanın sosyal yaşamını ve ilişkilerini birebir etkilemektedir. İnternet kullanımının üretim ilişkilerini, buna bağlı olarak ekonomik hayatı, günlük ilişkileri ve bunun sonucu olarak sosyal hayatı değiştirdiği açıkça görülmektedir. Bilgi çağının olmazsa olmazlarından olan internetin bu alanda yol açacağı yeniliklerle, eğlenceden giyime, insan haklarından ulusal değerlere, çalışma kültüründen boş zaman kavramına, mektup nostaljisinden e-posta haberleşmesine, bilimsel çalışmadan gazete okumaya kadar yaşamın tüm alanlarında kültürel değişimler yaşanmaktadır. Bu değişim ve dönüşümleri günümüzde kuşaklar arası farklılıklara bağlayarak onları çeşitli harflerle nitelendirerek açıklamaya çalışsak da, günümüzde internet ve teknolojik aletlere çok aşina, “dijital yerli” olarak nitelendirilen bir kuşağın yetiştiğini ve bu kuşağın iş, aşk, ticaret, sosyal yaşam gibi hayatın çok temel niteliklerine farklı yaklaştığı gerçeğini kabul etmemiz gerekmektedir. Bu nedenle, ah bizim zamanımızda diye başlayan ve genç kuşağı yargılayan cümleler aslında tam da internetin ve teknolojinin o kuşak üzerinde yarattığı kazanımlar ve eksikliklerden dolayı ortaya çıkmaktadır. Bu tarz sosyolojik ve psikolojik değerlendirmeleri yaparken yeni kuşağı iyi tanımlayarak ve tanıyarak, belki de yeni sosyolojik yaklaşımlar ve tanımlamalar geliştirmek gerekmektedir. Sanayi toplumu tanımlamalarıyla Bilişim toplumu kavramlarını değerlendirmek çok da akıl karı bir yöntem değildir. Toplum bilimcilerin bu konudaki çalışmaları iletişim bilimcilerle paralel olarak ilerlemeli ve sosyalleşme, ağ toplumu, yeni ekonomi, yeni iş modelleri vb. kavramlar bu yeni perspektifle irdelenmelidir.

Kaynakça

Bimber, Bruce, “İnternet ve Siyasi dönüşüm: Hızlandırılmış Çoğulculuk”, Cogito, No. 30, İstanbul: YKY, Kış 2002.

Castells Manuel, The Internet Galaxy, New York, 2001, NY:Oxford University Press.

Dilmen, N. Emel, (2007), “Bireyselleşen Küre”, Küreselleşme Üzerine Notlar, Nobel (s 99-120), Ankara

Erdoğan İrfan, İletişimi Anlamak, Erk Yayınları, 2005, Ankara.

Güçlücan Zeynep, “Küreselleşme ve Internet”,

http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/7822318.asp, 15.12.2014

Sarıfakıoğlu Birkan, “İnternetin Toplumsal Etkileri”,

http://www.emo.org.tr/ekler/d5f1fd8442d4ba6_ek.pdf?dergi=483, 15.12.2014

Şener Gülüm, “Internet Ve Demokrasi İlişkisine Dair Eleştirel Bir Yaklaşım”, inet-tr’06 – XI. “Türkiye’de İnternet” Konferansı Bildirileri, Aralık 2006, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Ankara.

Timisi, Nilüfer, Yeni İletişim Teknolojileri ve Demokrasi, Dost Kitabevi, 2002, Ankara.

 

 

 

FacebooktwitterpinterestlinkedinmailFacebooktwitterpinterestlinkedinmail

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir