Dünden Bugüne Sosyal Kenelik

FacebooktwitterpinterestlinkedinmailFacebooktwitterpinterestlinkedinmail

 

Bundan aşağı yukarı 6 yıl önce tanıştık kendisiyle. Sosyalleşmeye yeni kavramlar ve sınırsız seçenekler sunan, şimdiye kadarki en gerçek en kalabalık ve en orijinal dev bir sosyal mecra. Evet tabi ki Facebook’dan bahsediyorum. Peki bizler Facebook’un hayatımıza girdiği o zamanlarda internette nasıl sosyalleşiyorduk? Hatırlarsınız o dönemde bizi idare eden sosyal platformlar da vardı yok değildi. Kimimiz Hi5 kimimiz Yonja gibi sınırlı alanlarda sosyalleşmeye çalışıyorduk ki birden bire Facebook ile tanıştık. İlk başlarda anlayamadık nasıl bir şey olduğunu. Biraz zaman geçtikten sonra bağımlısı olmaya başlamıştık bile. Kullanım kılavuzu olmayan ve milyonlar tarafından şekillendirilen bir sosyal patlama…

İlk zamanlarından beri sıkı bir Facebook kullanıcısı olarak size o yılları tekrar hatırlatmak isterim. Facebook’un ülkemizde sesini duyurmaya başladığı o yıllar 2006’nın sonları 2007 başları. O yıllarda biz Facebook’da neler yapardık biraz hatırlamaya çalışalım. Kullanmaya başladığımız ilk günlerde kimse Facebook’un nasıl çalıştığını bilmediği için, bu Facebook ne işe yarar, nasıl çalışır, ileride ücretli olur mu? gibi sorular herkesin kafasını meşgul etmekteydi. İnsanlar ilkokul arkadaşlarını buluyor onlarla toplantılar düzenliyor, tanışmak istedikleri insanları dürtüyorlardı, şimdiye kadar özgürce dile getiremediği her şeyi rahat rahat dile getirebildiği protesto sayfaları kuruyordu. Milyonlarca insan hep birlikte Facebook için milyarlarca içerik oluşturduk, atılmış olan temelin üzerine katlar çıktık, aynı günümüzde de yapmaya devam ettiğimiz gibi… Facebook’u tekrar tekrar şekillendirdik. Hepimiz o yıllarda tüm bunları heyecanla yaptık. Fakat bu yazdıklarımın artık çok azını yapıyoruz. Peki neden hala Facebook’dayız? Çünkü yıllardır eklediğimiz bir sürü bağlantı, kaydettiğimiz  binlerce fotoğraf ve onlarca yazışmayla oluşturduğumuz düzeni değiştirmek istemiyoruz. Facebook’a alternatif sosyal mecralar var tabi ki ama bizi taşınmaya ikna edecek güçte değiller ya da Facebook’un gücü karşısında şimdilik çaresizler.

İlk zamanlar her şey çok daha basitti; mesaj yaz, fotoğraflara bak, dürt. Tabi günden güne Facebook’un kullanıcı sayısı artınca işin içine de para girdi. Milyonlarca insanın bir arada olması markalar için büyük bir nimetti. Böyle olunca biz de kendimizi ekonomik bir sistemin içinde bulduk. Beğen butonları, paylaş butonları derken zaman tüneli ile günümüze kadar geldik. Tüm bu ‘’para’’ odaklı gelişmelerle birlikte hepimizin de Facebook’da birer maddi değeri oluverdi. Pazarlamanın en eski hesap türlerinden biri olan  ‘’kelle hesabı’’ ya da ‘’kafa başı’’ kavramlarının günümüzdeki yansıması da diyebiliriz buna. Örneğin Amerika’da yapılan bir kaç saygın araştırma şirketi Facebook kullanıcılarının bir marka sayfası beğenmesinin ortalama değerini belirlemeye çalışmış. Bir makalede karşıma çıkan bu sonuçlara göre bir markanın beğenilmesinin değeri ortalama 5 Amerikan doları. Bu makaleye linke tıklayarak ulaşabilirsiniz http://www.marketingweek.co.uk/3030909.article?mobilesite . Yani demek isteğim şu ki, ülkeden ülkeye, ekonomiden ekonomiye Facebook’da hepimizin bir değeri var artık. Bunu bilmek zaman zaman beni düşündürüyor. Çünkü Facebook ilk zamanlarındaki gibi masum değil. Artık her paylaşım her beğenme birilerine hizmet eder, birilerine para kazandırır hale geldi. Bu durumun Facebook kullanıcılarını rahatsız eden çok fazla yanı olduğu gibi örneğin, kişisel bilgilerin reklam şirketlerine verilmesi, özel hayata müdahaleler vb gibi, binlerce insanın iş sahibi olmasını sağlaması gibi olumlu tarafları da var. Yalnız milyar dolar kazanan bu sosyal ağların bu konudaki sıkıntıları düzeltmek için çeşitli iyileştirmeler yaptığını biliyoruz ama tabi ki daha fazlası gerekli.

Günümüzdeki Facebook’a gelecek olursak artık içerik denizinde yüzen 850 milyon insandan bahsediyoruz demektir. Bu sayının bu yaz 1 milyara ulaşması bekleniyor. Anlaşılması için bunu bir de sayıyla yazalım tam 1.000.000.000 kullanıcı!!. Dijital dünya için çok uzun bir süre olan 6-7 yılda oluşturulmuş bu çok zengin içeriğe sahip denizde yol almayı da öğrendik gibi. İlk günlerdeki gibi ‘’şunu seven 1 milyon kişi toplarım’’ ya da ‘’1 milyon bilmem ne sevdalısı haydi!’’ gibi anlamsız gruplar kurmuyoruz. Hatta fark etmişsinizdir Facebook bu tecrübesizlik zamanına ait grupları ortadan kaldırabilmek için belli bir zaman içinde güncelleme yapmayan grupları kapatmaya başladığını duyurdu bile. Facebook’un esas kuruluş amacı olan ve onu benimsememizi sağlayan ‘’ilk okul arkadaşlarını bul’’ düşüncesi de herkes ilk okul arkadaşını bulduğu için popülaritesini kaybetti gibi gözüküyor. Artık ilkokul arkadaşlarımızla hasret giderme fikri geride kaldı. Bu düşünce Facebook’un birçok özelliğinden yalnızca biri artık. Şu andaki Facebook o eski Facebook’da değil zaten.

 

Facebook’da ilkleri yaşayan bizler artık kendi kullanım tarzımıza uygun topluluklar oluşturmakla meşgulüz. Oluşturduğumuz bu toplulukların ortaya çıkardığı içerik artık Facebook’dan beklentilerimizi karşılayan bilgi kaynağı. Mizah, fotoğraf, politika aklınıza gelebilecek her konuda, her insanı tatmin edebilecek kalitede içerik artarak size sunuluyor. Arkadaşlarının neler yaptığını değil takip ettiğin sayfanın, toplulukların ne paylaşacağını bekliyor ve merak ediyoruz. Eskisi gibi gruplar tepki için değil, aynı dili konuşan, aynı kültür seviyesindeki insanları birleştirmek için kuruluyor. Hep birlikte ya içeriğin yayılmasını sağlıyor ya da içerik üreterek kendi toplulukların için farkında olmadan sürekli çalışıyoruz. Örneğin son zamanlarda takip ettiğim ‘’This is it’’ Facebook sayfasını topluluk oluşturma konusunda çok başarılı buluyorum. https://www.facebook.com/Is.it.this. Bu sayfanın içeriklerini genelde paylaşarak genişlemesinde katkısı olan binlerce takipçisinden yalnızca bir tanesiyim. Bu sayfa, yukarıda bahsettiğim gibi aynı kültürel bakış açısına sahip insanları bir araya getiren bir topluluk. Buna benzer birçok sayfa daha var, yalnız bu grubu örnek vermemin nedeni Facebook’un yeni sayılabilecek özelliklerinden biri olan ‘’Hakkında konuşuluyor’’ (Talking about this)’’ metriğindeki başarısı. (Hakkında konuşuluyor metriği, bir sayfa hakkında kaç kişinin etkileşimde bulunduğunu gösteren Facebook verisidir.). Bunu genelde %60’larda tutuyorlar ki bu gerçekten iyi iş çıkardıkları anlamına geliyor. Bu da sadece benim değil takipçilerin büyük bir bölümünün de sürekli sayfayla etkileşim halinde olduğunu gösteriyor.  Açıkçası ben bir sayfanın diğer insanlar üzerinde ne kadar etkili olduğunu anlamak ve gerçekten takip edilesi bir sayfa olup olmadığına karar vermek için bu metriği dikkate alıyorum. İşte bu gibi topluluklar, takip ettiğin gazete sayfalarının paylaşımları ve arkadaşlarının gündemle ilgili yaptığı paylaşımların tümü tamamen sana özgü bir gazete aslında. Bundan dolayı basılı habercilik yerini hızla dijitale bırakıyor. Mobilin de anlık bilgiye ulaşmadaki başarısıyla birlikte haberlere, bilgilere kısaca içeriğe bu hızla internetten ulaşmaya devam edeceğimiz öngörüsüne göre 2017’de Amerika’da son basılı gazete yayınlanacak. Ülkemizde bu tarih 2033.

Sonuç olarak Facebook ağırlıklı bu yazımda bahsettiğim Facebook kullanım tarzı değişiklikleri, ekonomik gelişmelerin Facebook kullanıcıları üzerindeki etkisi, bilgiye sosyal ağlardan hızlı ulaşım gibi konuların ileride sosyal mecraların var olmasını sağlayacak önemli noktalar olduğunu düşünüyorum. Facebook şu anda bulunduğu yere bu konulara verdiği önemle ulaştı. Yalnız son yıllardaki halka açılma, e-bay ile ortaklık gibi kullanıcılarından çok kendi yarattığı ekonomik sisteme önem vermeye başlarsa ileride işler beklediği gibi gitmeyebilir ve kullanıcılarını kaybedebilir. Aç kurtlar gibi Facebook’un başarısızlığını bekleyen Google+, Twitter ve yeni trend Pinterest gibi sosyal ağlara her an gün doğabilir. Kısaca sosyalleşmek her zaman olacak yalnız biz milyonlar sosyalleşeceğimiz alanı seçerken bize sunduğu özgürlüklere, güvencelere kısaca rahatlığımıza mutlu ve huzurlu olmamıza her zamankinden daha fazla dikkat edeceğiz, bu da sosyal mecraların geleceği için belirleyici olacak.

FacebooktwitterpinterestlinkedinmailFacebooktwitterpinterestlinkedinmail
Can Besen Yazar:

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir